Gezegen Nedir? Gezegen Tanımı ve Kısa Tarihi

Gezegen köken olarak gezgin kelimesinden türemiştir. Gökyüzüne bakıldığında sürekli olarak hareket ediyormuş gibi görünen cisimlere, gezegen ismi bu yüzden verilmiştir.

Astronomi çevrelerinde ise, gezegen tanımı geçmişten günümüze değişiklik göstermiştir. Günümüzde gezegen tanımı, bir cismin gezegen olabilmesi için gerekli olan şartlar baz alınarak yapılıyor. Bu şartlar 2006 yılında gerçekleştirilen Uluslararası Astronomi Birliği toplantısında alınmış üç maddeden oluşmaktadır. Gezegen nedir?

  • Bir gezegen, sadece Güneş’in yörüngesinde bulunabilir. Başka herhangi bir cismin çevresinde dönemez.
  • Bir gezegen, şeklini küresel yapabilecek kadar kütleye sahip olmalıdır.
  • Bir gezegen, kendi sisteminin hakim cismi olmalıdır. Herhangi başka rakip olabilecek bir cisim yörüngesinde bulunmamalıdır.

Bu maddeler doğrultusunda Güneş Sistemi’nde 8 gezegen vardır. Bunlar; Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün’dür.

Kendi bölgesinin hakim cismi olamayan ama ilk iki şartı sağlayan cisimler, cüce gezegen olarak sınıflandırılırlar. Plüton, Ceres ve Eris bazı cüce gezegenlerdir.

Gezegen Tanımı Kısa Tarihi

Bundan yaklaşık 500 yıl önceye kadar gezegenimizin düz olduğu ve bütün diğer cisimlerin Dünya’nın etrafında döndüğü düşünülürdü. Zamanla Dünya’nın aslında yuvarlak olduğu ve Dünya’nın da dahil olduğu gezegenlerin Güneş’in etrafında döndüğü anlaşıldı. Teleskobun gelişmesiyle beraber ise keşifler yön değiştirmeye ve daha öncesinde keşfedilen gezegenlere büyüklük yönünden benzer olmayan cisimlerin keşfedilmesine başlandı.

Gökbilimciler bu noktada Güneş Sistemi içerisindeki cisimleri sınıflandırma gereği duydular. Uzun bir zamana kadar bilinen sadece üç farklı cisim vardı: Güneş, gezegenler ve uydular. Bu aşamada “gezegen nedir” sorusuna cevap arandı. Çünkü uydular ve gezegenlerin farkının anlatılması gerekiyordu.

Resmi olarak açıklanmasa da ilk gezegen tanımı olarak, “Güneş’in yörüngesinde bulunan büyük cisimler” açıklaması kullanılıyordu. Güneş’in yörüngesinde bulunması gezegenler ile uyduları birbirinden ayırıyordu. Son derece anlamsız olan büyük kelimesi ise, göreceli olarak birçok küçük cismin dışarıda kalmasını sağlıyordu. Kısacası dönemi itibariyle karışıklık yaratmıyordu. Tabi bir istisna dışında, Ceres.

Ceres 1801 yılında keşfedildiğinde, bir süre boyunca gezegen olarak sınıflandırılmıştı. Çünkü tanımda bulunan “büyük” kelimesi için bir boyut belirtilmiyordu. Fakat sonrasında hatalı olduklarının farkına varmış olmalılar ki, asteroit sınıfını oluşturarak, Ceres’i bu sınıfın ilk üyesi olarak duyurdular.

Ardından gelen 1846 yılındaki Neptün keşfi, ve 1930 yılındaki Plüton keşfi ile gezegen sayısı dokuz olmuştu. Uzun bir süre değişiklik olmamasına rağmen 1978 yılında Plüton’un uydusu Charon’un keşfi ile gezegen tanımı tekrar konuşulmaya başlandı. Ta ki 2003 yılındaki Eris’in keşfine kadar. Eris’in keşfi ile birlikte gezegen sayısı 10 olacaktı. Gezegen statüsünün elit kalması gerektiğini düşünen bir grup, sonunda çoğunluğu ele geçirdi ve 2006 yılında ilk yazılı gezegen olma kriterleri belirlendi.

UzayCo

 

yorum Yap